DEMANS

     Halk arasında “bunama” olarak bilinen demans, Latince zihin manasına gelen “mens” sözcüğünden türemiş olup “zihnin yitirilmesi” demektir. Bireyin mesleki yaşantısında ve günlük hayatında sorunlar yaşamasına neden olur. Hastalığın durumuna ve ilerleme hızına bağlı olarak uzman bir ekip tarafından  bakıma ihtiyaç duyulmaktadır. Demansı hafif, orta ve ileri olmak üzere üç evreye ayırmak mümkünüdür. Hafif denilen ilk evrede, hasta konuşma esnasında uygun kelimeleri bulmakta zorlanır, unutkanlıkları hayatını zorlaştırmaya başlar. Buna karşın eski bilgiler hafızasında korunmaktadır. Orta evrede ise hasta bağımsızlığını kaybetmeye, uzak hafızasındaki bilgileri de unutmaya başlar. Yer yön bilgisi zayıflar, kaybolma riski artar. İleri düzeyde olan hastalarda ise tam bağımlılık görülmektedir. Hasta en yakınlarını bile tanımamaya başlar, davranışlarında bozukluklar meydana gelir. 

     Ekolife Yaşam Merkezi, demans hastalarının bakımında alanında uzman sağlık ekipleriyle çalışır. Hastaların ihtiyacına yönelik programlar hazırlayıp onların stresten uzak, huzurlu bir yaşam sürmesini amaçlar.  

Demans Tanısı  

Kronik ve genelde ilerleyici bir rahatsızlık olan demansta tanı koyabilmek için kullanılan Amerikan Psikiyatri Birliği DSM-IV kriterlerine göre  

  • Bellek zayıflığı 
  • Konuşma zorluğu 
  • Algılamada bozukluk 
  • Soyut düşünme becerisini kaybetme 
  • Problem çözmede sorun yaşama 

gibi bilişsel işlevlerden en az ikisinin tahribata uğramış olması gerekir. 

Demans Hastalarının Bakımı 

     Demanslı hasta bakımında, önemli olan hastanın işlevselliğinin korunması ve hastalığın stabil kalmasını sağlamaya çalışmaktır. Demanslı kişilerin çevreye uyum sağlaması etrafındakilerle sağlıklı ilişkiler kurabilmesi oldukça güçtür. Her demanslı bireyin hastalığının tetikleyicisi farklıdır, bu nedenle Ekolife Yaşam Merkezi hastanın sorunlarına bireysel olarak yaklaşır ve onun ihtiyaçlarına uygun bir yaklaşımda bulunur.  

Demanslı Hasta ile Doğru İletişim  

  • Demanslı bireye yetişkin gibi davranılmalıdır. 
  • Hastanın karşı tarafı anlayabildiği unutulmamalı ve ona göre bir yaklaşımda bulunulmalıdır. 
  • Açık uçlu sorulara yer verilmemelidir. Cevaplaması kolay olan (evet- hayır gibi) sorular sorulmalıdır. 
  • Her şeyden önce hastanın bir birey olduğu unutulmamalı, tanımaya çalışılmalıdır.  
  • İletişimde mimikler kullanılmalı ve  hasta dokunarak desteklenmelidir. 
  • Sorulan sorulara cevap verebilmesi için süre tanınmalıdır. 
  • Sabırlı olunmalı, acele ettirmek hastanın strese girmesine neden olmaktadır. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sorularınız mı var?